Yıllar sadece geçti. Sadece geçtiler işte. Ben hiç
değişmedim. Büyümek denen o şey benim başıma gelmedi. Ben hayatı anlayamadım, o
kalıpların içine giremedim. Yapmamız gereken şeylerin olması çok saçmaydı
çünkü. Hala öyle. Bu düzenin devamını getirecek pas rengi teker parçaları olmak
fikrinden tiksiniyorum. Paradan tiksiniyorum. Bir şeyi mecbur olduğum için
yapma duygusundan tiksiniyorum.
Ben yaşamıyorum bu hayatı. Yaşamayı hep reddettim, inatla
reddediyorum ve sadece canım yanıyor. Hayal kırıklığından ibaret oluyorum
sonra. Ben bir şeyler öğrenmeyi seviyorum. Öğrendiklerimi geliştirmeyi,
hayallerimin kemiklenmesini sağlamalarını. Ama bir şeylere zorunlu olmayı
sevmiyorum. Büyümek sevmediğin şeyleri yapabilmek demek. Hayat da sevmediğin
şeyleri sevdiklerine ulaşabilmek için yapabildiğin zaman başlıyor. Ben hayatı
da sevmiyorum. Benim rüyalarım daha güzel, benim yaşam kavramım çok güzel. Ama
gerçek değil. Bütün mesele o işte. Gerçek değil. Ve ben, gerçeği sevmiyorum.
Artık yaşamayı o kadar istemiyorum ki. Bu çok ergen bir laf,
herkes öyle der, ben de duysam öyle derdim. Yok ama, yapamıyorum ben. Hayat
dediğiniz şeyin içinde o kalıpların bir parçası olarak var olamıyorum.
Farklılık yaratmak için o yoldan geçecek irade yok bende. Ve siz, hiçbiriniz
bunu anlamayacaksınız. Ben de anlatamayacağım. Bıktım ama, sadece bu, bıktım
artık.
Keşke ben de o gurur tablosunda bir fırça izi olabilseydim.
Ailem için, dostlarım için, tanıdıklarım için. Değilim. Ben sizin o
başarısızlık dediğiniz şeyim. Benim özel gücüm o. Başarısız olmak. Pes etmek,
çünkü mücadele etmek istemiyorum, hiç istemedim. Şımarıklık gibi gözükse de,
hem korkağım, hem iradesizim, hem acizim işte. Ne derseniz oyum. Başaramamak
için ne gerekiyorsa bende var ondan. Seçme şansım olsa, olmamayı seçerdim.
Hayattan bağımsız olarak düşünmeyi ve duyguları sevdim,
insanları ve insanların his ve fikirlerin yansıtılışını sevdim, başka bir
deyişle sanatı sevdim. Hayallerimi sevdim, başkalarının hayallerini. Kişileri tanımayı,
hayallerine destek olmayı. Rüyalarımı sevdim. Bir tek orda özgürdüm belki
ondan. Hayatı sevmiyorum ama. Doğayı seveceğim, sanatı da, gerçek insanları da,
öğrenmeyi de, uygulamayı da, düşünmeyi de, dinlemeyi de, hissetmeyi de,
koklamayı da, tatmayı da, keşfetmeyi de. Ama sizin yarattığın bu hayat düzenini
sevmeyeceğim. Bana yer yok orda. Anlamayacaksınız. Anlatamayacağım. Ama
istemiyorum. Sadece bu eylemde binlerce sayfa saklıyorum. İsteyemiyorum.
sabahın köründe daha kalkmayı bile düşünmediğim saatte kalkıp bunları mı yazıyorsun sen... yoksa geceden mi depoladın... yaşın kaç bilmiyorum, nasihat verme huyumda yoktur ve niyetinde de değilim kusura bakma ama yalnız değilsin; karşında 30 yıllık devrik bir cümle var. birilerinin anlaması için bir uğraşta değilim ama bu sıçtığımının düzeninde yazılanlarla gerçekler bir olmuyor. adamı dahil ettiriyorlar. keşke olamasak
YanıtlaSil