16 Aralık 2011 Cuma

Within You, Without You

Hatırlamak. Hep gariptir hatırlamak. Aradığın hiçbir şeyi bulamadığın için dağınık çekmeceleri toplamaya benzer. İçindekileri çıkardıkça, boşalttıkça çekmeceyi, dokundukça içindekilere, önce duygularını anımsarsın. Bulduğun kağıtların senin aklına getirdiklerini canlandırırsın aklında. İmgelerden yola çıkarak bütün bir anıya gidersin. His önce kalbine dokunur, eğer dokunmazsa hatırlamazsın da zaten.

Hatırlayabilmek için unutmamak gerekir, sadece çekmecenin içine koymak, varlığını aklının bir köşesine yazmak gerekir ki, bir şekilde elini attığında dokunduğun şey hatırına gelsin. Kodluyoruz aslında garip bi şekilde beynimize bazı şeyleri. Bazen duyduğun bir cümle, bazen bir fotoğraf, ya da bir küçük eşya, bir resim, bir sokak, bir tabela, koku ya da. Herhangi bir imge kodladıklarımıza geri götürüyor bizi.

Hatırladım ben de. Çekmeceleri karıştırırken. Bir an bir sıcaklık hissettim kalbimde. Bir an bizi izledim aklımda. Bir an seni gördüm sadece. Kendime bakamadım, ama hayal ettim karşındaki çaresizliğimi ve aynı anda verdiğin garip huzuru bana. Sonra gözlerimin buğulandığını hissettim. Kapadım hemen çekmeceyi elimdekini bırakıp. Elini bırakmak gibi bir şeydi, ürperdim. Soğudu hemen kalbim. Üşüdüm biraz. Ovuşturdum gözlerimi. Sonra geçti.

Hatırladım. O anı yeniden yaşadık, senden habersiz. Sonra da kapandı çekmece. Önce bir siluet oldun, sonra da buharlaşıp gittin. Anladım. Unutmamışım, çünkü hissetmişim ben seni. Hemen kapattım o yüzden, ışık almasın diye çekmece. Sustum. Sildim de gözlerimi. Açmıyorum o çekmeceyi artık.


Dinleyebilirsiniz,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Real Time Analytics