Az görüştüğüm, ya da gördüğümde 5 dakika muhabbet edip yoluma devam ettiğim halde tavırlarında, hayatlarının bildiğim kadarında kendimin yansımalarını görüyorum sanki ya da imrendiğim özellikleri var yani olmak istediğim insandan parçalar var gibi. Onları diğerlerinden farklı kılan, tam açıklayamadığım bir şey işte. İşin garibi, çok yakın olmak ister misin onlarla diye sorarsanız cevabım muhtemelen hayır olur. Sanki tanımaya başladıkça o büyü bozulacak diye korkarak kasıtlı bir mesafe koyuyorum o insanlara.
Açıklamam gerekirse. Mesela, bir olaya yaklaşımı, bir yerde söylediği, ya da yazdığı bir cümle dikkatimi çekiyor. Belki bana hissettirdiği şeyi düşünerek söylemedi/yazmadı aslında o cümleyi ama bana düşündürdükleri başka bir deyişle farkında olarak ya da olmayarak verdiği o ilham o insana yakınlaştırıyor beni. Onu anladığımı hissediyorum, bunu onunla paylaşmak istiyorum ama genelde susmayı tercih ediyorum.
Mimikleri, tavrı, hareketleri. İnsan bulunduğu ortam hakkında hislerini çaktırmamaya çalışsa da bir şekilde yansıtır. O insanın tavırlarında bunu hissedebiliyorsam yine o gizli yakınlık duyma hissi ortaya çıkıyor. Anlayışlı bir şekilde tebessüm ediyorum kendi kendime. Tabi o insan bundan bi haber olmaya devam ediyor.
Fazla yakın olmadığım halde kendime çok yakın gördüğüm birkaç tane insan var hayatımda böyle. Çok da seviyorum onları. Oysa onlar benim için bu kadar değerli olduklarını bilmiyorlardır muhtemelen. Dostum değiller. İçimi dökmek için arayacağım, ya da düzenli görüştüğüm kişiler değiller. Fakat sanki döksem en iyi onlar anlarmış, aramızda öyle bir çekim varmış da ikimiz de bunu hissedip hiçbir şey yapmamaktan keyif alıyormuşuz gibi. Bu konuda yalnız mıyım merak etmiyor değilim. Dediğim gibi, onlarla yakın olabileceğim halde değilsem tek nedeni büyüyü bozmak istememem.
Yalnız değilsin bu ruh halinde
YanıtlaSil