Katlanamıyorum. Duygularımın varlığını unutmak için o kadar çaba harcamıştım, her şeyimi mantık üzerine kurmuştum, kendimi makineleştirmiştim bir nevi. Nerden çıktı bu? Ne alaka ki şimdi? Nefret doluyum.
Duygularımı göstermek, karşıdakine ifade etmek konusunda hiç başarılı biri olamadım ben. Hep sakladım, saklamak adına aksi davranışlarda bulundum, bastırdım onları. Çok uzun zaman da sevdiğim ilüzyonları haricinde gerçekten birine herhangi bir duygusal yaklaşımım yoktu. Canımın yanma ihtimalini en aza indirgemiştim böylece. Acı çekme korkum yüzünden duygularımı saklamaya alışmıştım zaten. Fazla gururlu olmamı ikinci plana atıyorum.
Kabullenme sürecim yeterince acıklıydı. Uzun bir süre reddettim, olabildiğine kaçtım. Her uyumu bir duyguya mal etmek çok büyük bir aptallık olurdu. ''Bu sefer farklı'' cümleleri de hep beni eğlendirirdi. Yine de hiçbir şeye benzetememem biraz ürkütücüydü. Üzerine kimseyle konuşmadım. Susarak karşıladım ne olduğunu çok da bilmediğim şeyi. Kaçmayı düşündüm, her zamanki gibi en iyi çözümüm oymuş gibi geldi. Kaçmak istemedim. İkinci seçeneğim daha basitti. Yok saymak.
İnsanlar hayatıma çok fazla etkimezler. Önceliklerle ilgili ciddi bir sorunum olsa bile genelde yaptığım hatalar insanlar uğruna olmaz, kendi yanlış seçimlerim ya da istemediğim hiçbir şeyi zorlayarak yapamamamla bağdaştırılabilir başarısız olduğum konular.
Benim için önemliydi o. Göstermediğim kadar. Onun yanında olduğum her dakikanın önemi gerçekten çok büyüktü. Sırf bunu hissettiğim için öyle değilmiş gibi davrandım. Umursamazdım, acımasızdım, suskundum. Aslında hiç olmadığım gibiydim. Konuşmak istediklerimi konuşmadım. Anlatmak istediklerimi anlatmadım. Danışmak istediklerimi danışmadım. Paylaşmak istediklerimi paylaşmadım. Koşulların etkisini yadsımasam bile bu biraz da tercihti. Yok saymak istediklerim kendi iç huzuruma mal oldular aslında. Onun yanında rahattım ama onun ortamında değildim aslında. Önceliğimin o olduğunu hissetmemesi gerektiğini düşünüyordum. Bilmiyorum, öyle olması gerekiyordu işte. Neden? Çünkü benim anlayışıma göre duygular gereksiz şeylerdi ve gösterilmeleri saçmalıktı, zavallılıktı. Bunun yanında bir de kocaman bir ego duyguların süzülüp kontrolü ele geçirmesine pek müsade etmez. Bende o kocaman egodan fazlasıyla var.
Bu sefer duyguların yoğunluğu ve inkar evresi davranışlarımı fazlasıyla etkidi. Saçmaladım. Kırıcıydım. Sinir bozucuydum. En önemlisi de yapaydım. Geç kaldığımı hissediyorum. Onu geçtim, kendime bile dürüst değildim ki. Canım yanıyor. Neden inkar edeyim ki. Feci yanıyor hem de. Artık yok sayacak inkar edecek rol yapacak taakatim yok. Çok yanıyor canım. Duygulardan tiksiniyorum. Benim olduklarında hele.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder