21 Kasım 2010 Pazar

Hiç hiç bir şey bilmiyorlar...

"Ne yapsam olmuyor". Evet, olmuyor işte. Takdir görmeyi unutalı çok oldu. En sevdiklerimin güvenini kaybedeli. Mutlu olduğum ortam evim değil benim. Sevmiyorum evde oturmayı, bir saniye bile kalamıyorum eğer evde bir işim yoksa. Boğulacak gibi oluyorum, duramıyorum işte.

Sürekli dışardayım, herkesin iğnelerini çıkararak söylediği gibi. Biri de "neden?" dese değil mi? Kaçıyorum evet, her insan gibi bir şeylerden kaçıyorum, saklanıyorum maskelerin ardına, bırakın kaçayım, sizden değil ki ben kendimden kaçıyorum.

Ne aşk acı verir bana ne başka bir şey, bana tek acı veren kendim. Bırakın, kendi kendimi yaralayım işte. Sağ salim eve gelmiyor muyum sanki, saatin kaç olduğunun ne önemi var? Sanki eve geldiğimde muhabbet mi ediyorsunuz benimle sevgili ailem? Okul hakkında birkaç soru ve kimle ne yaptığım dışında merak ettiğiniz ne var ki? Neden edesiniz ki zaten, etmeyin, çok daha iyi böyle.

Siz benim için, özel bir çocuk deyin geçin işte. "Özel üretim" deyin, bazen mutlu olurum böyle şeylere. Bildiğim bir şey var zaten, içimdeki bu potansiyeller hiçbir zaman kinetik enerjiye dönüşemeyecek, bir hiç olarak toprak olucam ben, işte bu yüzden devamlı dışardayım, en azından ölürken hatırlayacak bir iki mutlu anım olsun diye.

Ne sevdiklerime kavuşacağım ben, ne de başarılı olacağım. İşlenmemiş yeteneklerimi açığa vurup birkaç "aferin" alıp hayallerime pencereden bakıp uzanmaya çabalamak isteyip üşenerek ölüp gideceğim. Her gün ölümümü düşündüğüm bir an oluyor mutlaka. Korku, gerginlik, telaş. Hayatın kısa olmasına duyulan dayanılmaz acı. Klasik gelecek ama genç öleceğim ben muhtemelen. Şaka değil bu. Bir umuttur belki de, yaşlanıp geçmişe baktığımda çok fazla pişmanlığım olacak eğer yaşamaya devam edersem 60'ıma kadar.

Sevin ya da sevmeyin sadece bilin beni, Deniz olarak, zaten başkası olmayı, rol yapmayı bilmem ben, sadece hislerimi gölgelerim bazen, hepsi bu. İstediğinizi düşündürtmek için senaryolar yazabilir demogoji yapabilirim ama sizin iyiliğinizedir bunlar genelde. Kendimi biraz düşünsem çok farklı bir noktadaydım ben.

Bu günden sonra zaten dışarı da çıkamayacağım, kendimden de kaçamıyorum artık, kapana kısıldım. Rahat olun, "buna mı takılıyorsun?" deyin ben de "hakkaten ya saçmalıyorum ergenim heralde" falan bişeyler derim işte.

Of, ölü doğan bir yazı bu. Unutun gitsin ne diyorum ki.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Real Time Analytics