‘’Hak etmek’’ kavramını hep yanlış anladık biz. Sonunda öyle
otoritelere dönüştük ki kimin neyi hak ettiğine karar veren tutarsız zümreler
oluverdik. Bir baktık ki insanların hayatını ne şekilde yaşamaları gerektiğine bile karar
verebilecek merciler olmuşuz bir anda.
Nasıl oldu bu peki? Merak ediyorum.
Günlük konuşmalarınızı düşünün. ‘’Neyine güveniyor da
istiyor bunu?’’ hep bunu sorguluyoruz. Her konuda yapıyoruz bunu üstelik.
Herkes bir şeyler istemekte, onun hayalini kurmakta özgür değil midir? Neden
belirli kalıplar yaratıp birinin isteklerini o kalıp içinde gerçekleşmesinden
yanayız peki? Bunu sorgulayan yok.
Hayal kurmak, düş kurgulamak konusunda özgür değil midir her
birey? Özgürdür. Çünkü biz hayal gücümüz kadar varızdır. Düşüncelerimiz kadar
özgürüzdür. Ne kadar çok düşünürsek o kadar çok hayal gücümüzün kuvvetlendiği bir gerçektir. Her istediğimiz olmaz. Çok istesek dahi bazı şeyleri
olduramayabiliriz evet. Fakat, her şeyi istemekte özgürüz. Öyle olmalıyız en
azından. Bir insanın karşısına geçip ''sen bunları isteyemezsin çünkü sen bunları isteyemeyecek kadar eksiksin’’ diyemez kimse, diyememelidir. Madem
hiçbirimiz mükemmel değiliz, hiçkimsede de başkasının hayallerine el uzatacak
kudret olmamalıdır, yoktur da zaten.
Herkesin aşina olduğu bir örnek vereyim size. Hepimizin en
çok konuştuğu, deştiği bir konu üzerine vereceğim bu örneği. Bir insan, bir başkasından hoşlanıyor
olsun. O başkasıyla hemen yakışıp yakışmadıklarına karar vermeye çalışır yakın
çevreleri bir anda. Neden? Bilmiyorum. Kıyaslanmaya başlarsınız anında. İkiniz
de o an onların beyinlerindeki teraziye karşılıklı olarak çıkıverirsiniz ve hak
edilip edilmediğiniz, isteyip isteyemeyeceğiniz sorgulanmaya başlanır. İşin
garibi siz de dinlersiniz. Üstelik, ne yazık ki sizin de aklınızda var o teraziden, yeri geldiğinde
siz de tanımadığınız insanları o terazilere çıkarır ve karar merci
olursunuz bir anda.
Hayal gücü başkasına aktarıldığı anda sınırlanıverir.
Hayallerimizin sınırları başka insanların bakış açıları olmamalı. Onları
kurgulamadan önce başkalarına danışmıyorsak bir hayali de yeterliliğini ölçmek
için paylaşmayız yakınımızda gördüklerimizle.
Herkesin bir ideası vardır kafasında oluşturduğu. Her konuda
bir düşü vardır. Ve bu elbette sınırlardan uzak, sonsuz ve kurgusal olacaktır.
Ulaşmak için göstereceği çaba bir tek onu ilgilendirir. Başarıp başaramayacağı da. Kararlar ona ait
olmalıdır. Ne zaman ki başka gölgelerle çevrelenir o hayal, işte o zaman
karanlığa gömülüp çevresine çizgiler çekmeye mahkum edilir. Hayallikten çıkar,
derya olabilecekken göl olarak kalıverir.
Özgür bırakın başkalarının düşüncelerini, hayallerini ve
isteklerini. Onlar sizin asla anlayamayacağınız bir boyutta size gösterilenden
çok daha derindirler. Çıplak gözle ve/veya çıktığı zihinden başka bir zihin
tarafından ölçülemezler. Bırakın neyin neye denk olduğuna karar vermeye çalışmaya. Gereksiz denklemlerinizi hayata bulaştırmayın. Hayal kurun sadece.
Bırakın insanlar istesinler. İnsan hayal gücünü kullanabildiği kadardır.