Yazarken dinledim, özlemişim;
Kenan Doğulu - Tutamıyorum Zamanı - http://fizy.com/#s/1agmjm
Hepimizin içinde barınan bir hayal vardır bir de hani. Bize ithafen yazılan bir şarkı olması. Aslında çok da gerekli değil, çoğumuz da o kadar 'şanslı' olmayacağız belki hayatımız boyunca. Olmamız gerekli değil, çünkü onunla dinlenilen, onun aklına seni getiren, sana onu anımsatan her şarkı zaten özeldir, senin için vardır.
Şarkılar anların güzelliğini hatırlamamız için varlar, bir de o anı daha da güzelleştirmek için. Kimi zaman onu hatırlama bahanemiz, kimi zaman onsuzluğu kabullenmemize yardımcı bir ses ruhumuza dokunan. Bir fotoğraf karesi bazen, o sahneyi kendi içine hapsederek ölümsüz kılan, her dinlediğimizde o ana dönüp izlememizi sağlayan.
Sanat öznel olarak doğar, evrenselleşir ve doğduğu kişiden koparak başka öznel hikayeleri yönetip onları çok başkaca şekillendirmeye başlar. Büyü dediğimiz şey tam olarak budur. Birine acı veren bir tını bir başkası için mutluluğun melodisi olabilir. Budur müziği evrensel kılan. Sözlerde, notalarda kaybolduğun kendini bulduğun an bestecinin değil bestenin içine hapsolmuşsundur. Besteciye minnettarsındır, ama beste artık senden parçalar taşımaktadır, senin duygularının harmanlarını barındırmaktadır içinde. Renkler gibi biraz, çok nadirdir iki farklı kişinin bir şarkıda aynı şeyi duyması, aynı hislerin tonlamalarını algılaması.
Özel yapan budur bence dinlediğinin aklında birini imgelemesini. Eğer sana onu hatırlatıyorsa ve bir şekilde ona ulaştığında onu da aynı şekilde etkileyebiliyorsa aşkın kanıtıdır belki de şarkılar. Bu yüzden tek bir şarkısı yoktur bir aşkın, birçok şarkı senindir, onundur, ikinizindir, en değerli anlarınızın gizli öznesi, 3. kişisidir şarkılar.
Bir kişiyi sevmeyi bir şarkıyı sevmeye benzetirim ben hep. İlk dinleyişte dikkatini çekmeyi başaran şarkı kulağına her çalındığında daha başka yerlerindeki detayları seni etkiler. Baslar ve ritim kalbine daha farklı vurgular verirken tizlerin ahengi yavaşça içine işler ve farklı hislerini dürter, dalgalandırır. Sevmediğin yerleri bile bütüne ısınmaya başladığın an batmamaya başlar, sözler aklında sahneler kurgulamana sebep olmaya başlar ve kendinden eklediğin parçalarla beste kafanda bambaşka bir şekle bürünür. Aynı bir kişiyi tanıyıp onu olduğu gibi kabullenip aynı zamanda kendinle bağdaştırıp anlamaya çalışman, yakınlık kurman gibi.
Bir şarkı seç şimdi, birkaç kere dinle, içine akmasına izin ver, süzülsün duygularına karışsın, biraz sen olsun, biraz o, biraz başka gelsin tam uymasın sözler sana, ama farklılıklarıyla benimse, gitarı kemandan daha çok hoşuna gitsin, melodisi ritmini sönük bırakıyormuş gibi gelsin, yine de senin mükemmelin olsun o şarkı. Bir şans ver, benzerliklerin yanında duran ufak karşıtlıklar duygularımıza dengeyi getirendir unutma.
Sen yeter ki dinle, kulak ver biraz. Emin ol günün birinde en beklenmedik yerde bir ezgi kulağını öyle delip geçer ki, olur ya ilk görüşte aşka bile inandırabilir seni. Neden olmasın? Zaten tesadüfi karşılaşılan şarkılar her zaman daha çok sevilmez mi? Küçük rastlantısal tanışmaların ruhuna işleyip eskidiğini sıradanlaştığını sandığın romantizmi sana yeniden sevdirebilmesi gibi hani. İtiraf et, okurken bir an gülümsemedin mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder