30 Ekim 2011 Pazar

Gel Tanışalım Önce!

Bir insanı kendi istediğin gibi tanırsın, sana aksini kanıtladığında ise kafanda bağdaştıramamanın hıncını ondan çıkarırsın.

Önyargıları yıkmak zordur derler. Çok da yanlış değil, her insanı ilk gördüğünüzde önce aklınızda onu sıfatlandırmaya bir kalıba oturtmaya çalışırsınız. Genelde ilk izleniminiz hep yanlış çıkar, burdaki etkili faktör de tecrübedir, daha çok insan tanıdıkça yanılma oranınız azalır. O oranı azaltacak tecrübeye erecek yaşta değiliz çoğumuz bu da bir gerçek. İstisnalardan bahsetmiyorum, genel konuşuyorum.

Karşınızdakinin davranışları ve olaylara tepkileri, size tavırları bir fikir sahibi olmanızı sağlar. Her hareketinin tekrarlanma sayısına göre karakteri hakkında tanımlar yapabilir hale gelirsiniz. Bir de kendiyle ilgili söyledikleri var tabi. Bu nokta önemli, bir insan kendini anlattığında onu tanımak çok imkanlı değil. Bir laf vardır, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz diye. Doğru.

Sözlerden değil, somut hal ve hareketlerinden tanımaya çalışmak lazım bir insanı. Bunun için de iyi bir gözlemci olmak. Gözlemlediği davranışın altında yatanı da iyi tanımlayabilmek, kavrayabilmek. Yani oldukça zor bir iş bir insan hakkında fikir sahibi olmak. Bu konuda ne yazık ki beynimiz illüzyonlara açıktır. Kendi hayatına objektif bakamayan insan istediği gibi karşısındakinin davranışlarını farklı biçimlerde yorumlayıp çok yanlış düşüncelere kapılabilir.

'Seni iyi tanıyorum' ne zor bir cümledir aslında. Benim düşünceme göre, kimse kimseyi tam olarak tanıyamaz. Birincisi, karşındaki insan sana kendini farklı tanıtabilir, ki bunu hepimiz yaparız, olduğumuz gibi kendimizi yansıtmamıza duygular, fikirler, aynen karşımızdaki gibi önyargılar, savunma mekanizması, bir de egosal savaşlarımız engel olabilir. İkinci olarak da karşımızdaki hiç bir zaman tam anlamıyla objektif bir gözlemci olmayacak, kendi bakış açısına göre bizi aklında şekillendirecektir. Aynen bizim yapacağımız gibi.

İşin özü şu; bir insanın nasıl biri olduğuna dair fikriniz her zaman subjektiftir. Objektif bakmak için duyguları devre dışı bırakmanız ve kalıplaşmış düşünce tarzınızı bir kenara bırakmanız gerekir. Bunun da çok zor olmasından dolayı hep karşımızdaki bizim için bir yanılgıdır. Bu yüzden çevremizden fikir alma ihtiyacı duyarız ki hiçbir tavsiye bir diğeriyle bağdaşmaz.

Bir insanı tam anlamıyla tanımak, çözmek, mümkün değildir diyemem ama çok çok ince bir iştir. Peki kim bu kadar ince eleyip sık dokumaya değer? Belki de kimse. Hatta muhtemelen kimse, hiçkimse.

Şunu da dinleyelim/izleyelim o zaman;


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Real Time Analytics