17 Ekim 2011 Pazartesi

Fake Plastic Girl

Notumsu: Yazıyı bunu dinleyerek okuyun   http://fizy.com/#s/16l5ks (Radiohead - Fake Plastic Trees)

Kendini anlatmak zorundadır insan. Onaylanmak için, emin olmak için kendini anlatmak zorundadır. Farklı olmaya bir o kadar hayran olan insan aynı zamanda içini rahatlatmak, yalnız olmadığını kanıtlamak için kendine, sıradan olduğunu görmek ister.

 Anlatır. Sayfalara, kişilere, notalarla, sözlerle, resimlerle, kalemlerle, heykellerle.. Bir şekilde anlatır işte. Anlatmaya mecburdur çünkü, bazen sadece anlaşılmak için. Anlaşılmak mümkün müdür peki? İnsan hayata hep subjektif bakar, ya da objektif olabilir mi kimi zaman? Hayır olamaz bence. En objektif yorum bile içinden çıktığı subjenin fikirlerinden arınmadığı müddet saf bir objektifliğe sahip değildir. Bu subje insan olduğu sürece ve tecrübelere dayandığı an zaten tarafsızlık imkansız değil midir?

 Ben kendimi anlatırım hep, daha çok portreler çizerim kalemimle, bazen anlık görüntüler betimler, resmederim olay ve durumları sözcüklerle. Bitmeyen danslarım hep kelimelerledir, müzik de eksik olmaz üstelik. Bu kez size yine kendimi anlatacağım. Bütün çıplaklığımla hem de, üşüyerek titreyerek ve utanç duygumu yitirmediğimin kanıtı kızarmış yanaklarımı sunarak anlatacağım hem de. Bu yazıyı muhtemelen okumayacağınızı bilerek içimde gizlediğim romantik Deniz olarak konuşacağım sizinle. Sizin çoğu zaman göremediğinizi, göremeyeceğinizi.

 Susarım mesela ben, nadiren susarım, kızgınsam, sıkıldıysam, kırgınsam. Farklıdır susmak, konuşmaktan daha zordur aslında, gözlerinin konuştuğu anlar hep sustuklarındır. Gözlerimden akar öfke, eriyen mumun damlaması ya da süzülmesi gibi yavaşça aşağı doğru. Ellerim konuşur susunca, ağzımdan dökülmek istenenler ellerimde toplanıp da özgür kalmak istermiş gibi elektrik verirler parmaklarıma ve sıkarım tüm gücümle, tırnaklarım batar derime, suskunluğumun bedelini öderim. Ya da kırgınsam, küser gözlerim de, bakışlarım da gizlenir, hepten silinir, tek bir bakış belki, cam parçaları saplandığının yansıması olarak gözlerimden kırılmanın sorumlusuna yönelttiğim. Sıkılırsam ellerim kollarım yerinde durmaz, dudaklarımın enerjisi onlara aktarılır.

 Gülerim ben, ya durumlara ve olaylara, ya da içimdeki mutluluğu akıtırım, durup dururken hem de. Görünürde hiç bir sebep yokken. Dalga geçerim sıklıkla, hem kendimle hem de çevremdekilerle. Bilirim çünkü, espri anlayışından yoksun çekilmez hayat. Hatta hayatın ta kendisi mizah üzerine kuruludur, en önemli başlangıçtır mizah. Ciddiye almakla eğlenceye vurmak arasında çok ince bir çizgi vardır ve ben onu yakalamış insanlara zeki der ve saygı duyarım.

 Çekingenimdir bazen, insanların benim hakkında ne düşündüklerini de önemserim. Çok umursamaz ve rahat görünmeme rağmen aslında kafama da takarım çoğu şeyi ama çoğunlukla göstermem, pelerinimin altında bir yerlerde saklar sonra kendi kendimi yerim bir şekilde de çözene kadar asla rahat edemem. İnsanları kandırmak çok kolaydır, kendimi ise asla kandıramayacağımı bilirim. Başkalarına yalan söylesem bile kendime asla söylemem, verebileceğim en büyük zarar olur bu çünkü.

 İnsanlar unutkan derler bana, günlük hayatın akışında yapmam gerekenleri unuturum belki ama anıları, dikkatimi çeken ince ayrıntıları asla çıkarmam aklımdan. Kendim bile farkına varmadan aklımın kaydettiği birdolu ince detay saklıdır sizin bile kendinize dair hatırlamadığınız belki de ama asla çaktırmam size hatırladıklarımı. Oyuncuyumdur biraz, nasıl düşünmenizi istiyorsam ona göre davranıp öyle düşündürtebilirim sizi. İnanmadığım bir fikri kabul ettirebilirim bazen, manipüle ederim çok rahat ama çok yakınımdakilere yapmam. Genelde bunu kendimle ilgili konularda yaparım, insanların kendilerini kandırmalarından nefret ederim, onlarla ilgili bir konuda ne düşünüyorsam onu söylerim boş yere teselli etmem asla. Yalan tesellilerle başkalarına boş umutlar hediye eden insanlardan iğrenirim. Asıl kötü niyetli olan onlardır.

 Bencillikten hoşlanmam ama belirli bir bencillik sınırım vardır o noktaya kadar insanların sergilediği bencil davranışları kaldırabilirim. Hırslı ve ukala insan sevmem. Hatta hırslı insanlardan korkarım, kendi hedefleri uğruna kimi harcayacaklarını kestirmek imkansızdır. Kıskanırım da ben, bu duyguyu hissettiğim an öfkelenirim kendime, içimde yaşar geçmesini beklerim sessizce; mülkiyet duygusunu tamamen yenebilmiş bir insan kıskançlığa karşı koyabilendir ve öyle bir insana rastladığımda gerçekten benim için çok saygındır -şu ana kadar rastlayamadım-.
 

Yanında ağlayabildiğim insan özeldir benim için. Gözyaşlarımı akıttığım anda yanımda olması telaş değil huzur veren insan, onun için elimden geleni yapmaktan çekinmeyeceğim insanla aynı kişidir. Duygularımın yoğunluyla davranışımdaki yakınlık ters orantılıdır. Sevgi sözcükleri, iltifatlar, sevgi gösterileri yabancıdır bana. Tanıdıkça davranışlarımdaki küçük sembollerden anlaşılır karşımdaki insana olan his ve fikirlerim. Üstelik aksini savunurum hep, duygularda netliğin önemli olduğunu söylerim ama benimki kasıtlı bir gizleme değil, yaşadıklarımın etkisiyle belki hissettiremiyorum duygularımı karşımdakilere, verebilecek sevgim sonsuz olduğundan korkuyorum içten içe. 

 Herkese koşulsuz yardım edebilirim çünkü beni en mutlu eden şey yardım etmektir, birine iyilik yapmam için o insanı sevmem gerekmez, ne şekilde olursa olsun katkıda bulunmayı severim. 

 Önemsenmemeyi kaldıramam, sözlerimin kestirip atılmasından bölünmesinden hoşlanmam. Fikirlerime saygı duyulmamasını kaldıramam, dalga geçmek ve aşağılamak arasındaki çizgiyi korumayı başaramayan insanlardan hazetmem. Mutluluğumu paylaşmayan insanlara tahammül edemem ve bunu çok agresif bir şekilde dışa vururum. Fevriydim, törpüledim kendimi, dediğim gibi şimdi susarım sadece sinirliyken. Değişkenim, yenilikçiyim. Sabit kalacak belli başlı düşüncelerim hariç her fikrimin değişip yeniden şekilleneceğini kabullenirim. Zevkler ve renklerin tartışılamayacağına inanmam, her konuda tartışabilirim ama bilgi sahibi olmadığım konular hakkında yorum yapmam susarım ve anlamaya çalışırım. Çok iyi bilmediği konuda iddia sahibi olan insanları hep yererim, yereceğim de.

 Bunları neden anlattım size? Kendimi anlatmak zorundaymışım ben de demek ki. Tanıyarak göreceğiniz şeyler hakkında ufak bir ipucu olsun bu da. Sanki merak eden varmış gibi. Buraya kadar okuyabilen/okumuş birileri varsa helal olsun :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Real Time Analytics